Toplum mühendisliğinin global anlamda ilmek ilmek işlendiği bir dünyada nereye kaçabilirsiniz? Ya da kaçabilir misiniz? Gelişimin hızına yetişemeyen her geri dünya ülkesi, açığını sezgisel ve dürtüsel bir dünya inşa ederek kapattığını zannediyor.
Toplum mühendisliğinin global anlamda ilmek ilmek işlendiği bir dünyada nereye kaçabilirsiniz?
Ya da kaçabilir misiniz?
Gelişimin hızına yetişemeyen her geri dünya ülkesi, açığını sezgisel ve dürtüsel bir dünya inşa ederek kapattığını zannediyor. Hedeflerin ve ilerlemenin dışında serzenişlerle dolu bir hayatta hep beklentileri konuşuyoruz. Ancak asla beklentilerimize yetemiyor, sürekli debelenip duruyoruz. Akademik bilgi almayı hatta o bilgileri geliştirmeyi zül görüyoruz. Zaten hali hazırda akademik bilgiyi de gelişmiş üniversiteler dışında göremiyoruz. Niçin eğitimden bahsettiğimi söyleyeyim. Toplumumuz geri kaldıkça, farkında olarak ya da olmayarak, ilerlemeye çalışan gençlerimizin de paçasından çekiyor. Bu aşağı çekme hali bazen en yakınlarımızdan bile gelebilir. Toplum normlarının dayatıldığı geçmiş nesiller, bilmeden gelecek nesillerin ilerlemesini engelleyebilirler. Sabrımız yok, hayatla ilgili beklentimiz kalmamış, çoğunluğumuz bu durumda. İsteyerek geriletmiyoruz ama yaptığımız şey gelişen dünyaya adapte olmaya çalışan çocuğunu, yeğenini, akrabasını geriletmek. Bırakın aileyi eğitimciler bu vaziyete gelmiş durumda. Nitekim üretelim, büyüyelim, gelişelim diyen siyasilerimiz; propagandalarında meseleyi aklı, bilimi, sanatı üretmekten çok, tarlada yetişen sebzeyi üretmeye indirgiyorlar. Bu denli aklın küçümsenmesi doğru değil. Bilerek ya da bilmeyerek geriliğe gerilik eklenmeye çalışılması doğru değil. Evet, toplum olarak duygusalız ve inanmak istiyoruz. Ama gelişime ve bilime inancımızı arttırdığımızda inanın güzel günlere doğru ilerleriz. Öfke ve kavganın olmadığı, iç seslerimizin iyiliği ve güzelliği beslediği, yargısız infazlar yapmadığımız iyi bir dünya özlemiyle…
Kim vurduya gitti aşkımız
faili meçhul değilse nefsi müdafaadır…
Ellerimizdeki kelepçenin anahtarı sende
Kavgamızın tek seyircisi bu şehir
Tutunduğumuz tek dal içimizdeki isyandır
Söyle sevgilim sen söyle
Akan kanımızın hesabını kime soracağız?
Kim toplayacak gözyaşlarımızı
Kim koyacak sevgiyi içimize
Gittik gittik gittik
Acılara gittik
Keşkelere gittik
Ben sana sen bana gittik
Sonra öğrendik ki dünya yuvarlak, kaldık
Sen bağıra bağıra ağlardın ben susardım
Sen duvarları yumruklardın
duvarlarında ellerinin izleri kan içinde
Ben içime içime oyardım kendimi
Sen çimenlere yatıp uyuyakalırdın
Ben banklara tünemiş uykusuz
Sen aşka inanmazdın sen inanmazdın
Ben maviye inanırdım
Boynumdaki yorgun damarların mavisine
Beyaz dalgaları omuzlayan deniz mavisine
Denizin bittiği yerde başlayan
göğün mavisine inanırdım
Bi de ensemde ki dövmeye inanırdım
Kuş Ölür Sen Uçuşu Hatırla
Dicle ATILMIL | 09.05.2023