Güven genellikle, bir kişinin dürüstlüğüne olan inancımız olarak tanımlanır. Herhangi bir kaygı, kuşku ve tereddüt duymadan bağlanmak ve inanmaktır. Güvenin olduğu yerde dürüstlük, yakınlık, destek ve en önemlisi taahhüt vardır. Kısaca hayatın sermayesi güvendir.
Güven genellikle, bir kişinin dürüstlüğüne olan inancımız olarak tanımlanır. Herhangi bir kaygı, kuşku ve tereddüt duymadan bağlanmak ve inanmaktır. Güvenin olduğu yerde dürüstlük, yakınlık, destek ve en önemlisi taahhüt vardır. Kısaca hayatın sermayesi güvendir.
Peki insan insana bu duyguyu ne derece koşulsuz besler? İki keskin uç ile yanıtladığınızı düşünüyorum. Çoğumuz 'başka bir seçeneğim kalmadığından' cevabını verebilir mesela. Ancak bu cevap kişinin kendisine dahi güvenmediği noktaya geldiğini gösterir. Diğeri ise 'kendim kadar yakın tanıdığıma' diyebilir mesela. Bu cevap ise çok yakın halkamızdaki insanlarla geçirdiğimiz çok vakitten kaynaklanır. Önemli olan ise, temel duygularımızdan biri olan güveni; önce kendi varlığımızda bulmamız, sonrasında kendimize güvenmemizi sağlayan bu koşulları, başkalarında aramaya ve talep etmeye başlamamızdır.
Bilim ile yolumuzu bulduğumuzu ve geliştirdiğimizi biliyoruz. Bu sayede, yaşamın içinde karşılaştığımız problemleri aşabileceğimize güveniyoruz. Aynı zamanda geçmişten beri edinilmiş tecrübeyle de bilgiyi birbirimize aktararak yüzlerce yıl türümüzü devam ettirdiğimizi biliyoruz. Yediğimiz gıdadan, oturduğumuz konuttan, kullandığımız eşyalara kadar.. Kısaca bilim ve tecrübeye inancımız sayesinde bugün ‘’neredeyse bir ölüme çare bulamadık’’ diyebiliyoruz. Düşünsenize bu aktarımın yanlışlarla dolu olması bizi ne derece korkan ve güvensizleştiren bir sonuç doğururdu.
Seçimlere az kala güven konusunu işlememdeki sebep, önce iç huzurumuzu sonra da birbirimiz ile olan huzurumuzu muhafaza edebilmekti. Siyasileri de tıpkı ilişkilerimizi değerlendirdiğimiz gibi iç dünyamızda bir güven testine tabi tutuyor olabiliriz. Seçeceğimiz adayın bizi sevdiğini, daha mutlu olmamız için mücadele ettiğini, daha iyi koşullarda yaşamamızı istediğini düşünüyor olabiliriz. Elbette bizi yönetecek ve temsil edecek olanlar, bu duyguları beslemelidir. Ancak bilmemiz gereken bu kişilerinde en nihayetinde bir iş yaptığıdır. Uluslararası politikacıları ve onların vaatlerini açıp değerlendirdiğimizde gördüğümüz tablo aynıdır. Ekonomik bir takım düzenlemeler, idari bir takım düzenlemeler vb. dir. Bu onların işidir ve bu işi tek tek bireye indiremezler. Nitekim iç huzur ve birbirimizle ilgili olan huzurun bozulmaması için bu farkındalığa erişmemiz gerekir. Bir seçim maratonu var ve kazananları olacak. Ancak bizler aynı mahallenin aynı insanları olarak bir sonraki maratona kadar birlikte ve beraber kalacağız. Bunu bilerek yaşamalıyız.
Güzelliklerinizi büyütün, güven duygunuzu kendinizde ve etrafınızda büyütün. Ve tabi ki seçimlerinizi ona göre yapın.
Mevlana