Gastroantep festivaline gittiğimde yaptığım gözlemlerden biri ve en önemli olanı üç kişilik bir öğrenci grubunun bir bardak atom içeceğini üç pipetle sırasıyla içtiğine şahitlik etmekti.
Gördüm ki alım gücü problemi yaşanmasına rağmen vatandaş bir etkinlikte bulunmak istiyor.
Evet, Gaziantep etkinlik yapmak için çabalıyor.
Evet, bir şekilde vatandaşlar birlikte olmaktan, kaynaşmaktan memnun.
Evet, konserler dolu dolu geçiyor.
AMA…
Organizasyonun eksiklikleri var ve bundan dolayı vatandaş çok şikayetçi. Arabası olan Gaziantepli park yeri bulamadı. Tramvay yolunda oluşan yoğunluktan dolayı festival dışında evine giden vatandaş trafik çilesi yaşadı. Alanın darlığından kaynaklı, torun torba gelenler kalabalıktan dolayı hüsrana uğradı. Bir yandan hastalıktan korkanlar, bir yandan aşırı giriş yapılması sebebiyle polislerin girişlerde güvenliğe yeterince dikkat edememesi.
Festival alanındaki civar evlere dolan yoğun duman problemi.
Tuvalet sıraları ve hijyeni.
Stantlardaki ürünlerin fiyatları...
Yine dar alandan kaynaklanan sıcak ve nefes alma güçlüğü.
Argo konuşan gençler vb…
Artan nüfusla birlikte yaşanan problemler kontrolsüzlüğü de beraberinde getiriyor. Tahmin edilebilir yönetim anlayışından ziyade çok olalım anlayışı bizi mutsuz ediyor. Çok olurken, yok ediyor. Saygıdan, hoşgörüden, paylaşımdan uzaklaştırıyor. “Daha iyi daha ileri nasıl oluruz” diye edilen mücadele, artık “Kaçın var?”la, sermayeyle yani kısaca parayla ölçülür oluyor.
‘’Kaçın var?’’ yüz bin tane profesörüm,
‘’Kaçın var?’’ üç yüz bin tane sanatçım,
‘’Kaçın var’’ milyonlarca çiftçim, üreticim.
Nicelikleri bir kenara koymanın vakti geldi de geçiyor, artık nitelikleri tabağa koyma vakti gelmeli. İnanın nitelikli olanı ülkemize sunmak bu halk için çok güzel olacak.